Chet Baker / The Touch Of Your Lips (1979)

Sonbaharın hemen önündeydik. Hafif esintiler başlamış, rengarenk hava dağılıyordu. Kadıköy'de her şey normaldi. Ben bile. Bir yerlerden Chet Baker'ın sesi geliyordu. I Waited For You çalıyordu. Denizin kıyısında oturacağım bir yer arıyordum. Yoktu tabi. Böyle bir zamanda, öyle bir yer bulmak hep zor olur zaten. Vapur avaz avaz bağırıyordu o sırada.

"Gel yanıma otur" diye seslendi biri.

Baktım. Oturabilirdim. Tanımıyordum kadını. Gidip oturdum. Bir süredir beni bekliyormuş gibi bir havası vardı. İlgilenmedi ama benimle. Denize doğru bakmaya devam etti. Ben de yapacak daha iyi bir şey olmadığını bilerek aldırmadım denize bakmasına.

Dakikalar birbirini kovaladı. Ortamda gergin bir hava yoktu. Yorgun ya da keyifsiz değildim. Uykusuzluğun yanından bile geçmiyordum. Gökyüzü çok güzeldi. Vapur son kez avaz avaz bağırıyordu. Mutlu bir güne benziyordu her açıdan. Şiir bile yazılabilirdi diyorum, o kadar iyiydi yani.

"Çok güzel değil mi?" diye sordu kadın.

Yüzümde yılın son güneşinin sıcaklığı. Chet Baker, But Not For Me'ye giriş yapmıştı. İnsanlar kendi gürültüleriyle uzaklaşıyorlar gibiydi. Çok güzeldi.

"Evet" dedim denize doÄŸru.

Uzaktan bir çocuÄŸun çığlığını duyuyordum sanki. Çok uzaklardan, sevgiyle haykırıyordu. Kilometrelerce ötedeydi. Hatta belki daha da uzaklarda. ÇocukluÄŸumdan belki. Belki daha eskiden. Bilemiyorum. Ama sesi çok net geliyordu. Vapurun uzaklaÅŸtığını gördüm. İçimi bir mutluluk dalgası kapladı. 

"Tanışmıyoruz, değil mi?" diye sordum kadına.

"Sanmıyorum" dedi sadece.

Umursamazlığı çok içten geliyordu ve samimiydi. Yabani ya da hırçın değildi. Kendi halinde, kendi gibi, özel. Denize bakıyordu sürekli olarak. Beklediği ya da aradığı bir şeyleri bulmak isteyen bir edayla. Canı sıkkın gibi durmuyordu ama. Yüzünde ince ve sevimli gülümsemesiyle oturuyordu yanımda. Mutlu olmak için daha iyi bir sebep olabilir mi?

Chet Baker, Blue Room ile eşlik ediyordu. Denize bakıyordum ben de uzun zamanın ardından. Göğe bakmak gibiydi denize bakmak da. Meksikalı 3 güvercinin hikayesinden de iyiydi o sırada. Çocuğun sesi geliyordu hala. Haykırırcasına bağırıyordu mutluluktan.

Kadına doğru döndüm. O da bana baktı. "Çok güzel bir gün" diyebildim sadece.

Gülümsedi. "Evet" dedi, "Gerçek olamayacak kadar güzel"

1 Yorumlar

  1. "Ey cemaat! Merhumu nasıl bilirdiniz?"
    Anlarım adımlarımın kazanmadığını

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski