The Jimmy Giuffre 3 / Trav'lin' Light (1958)

Donanma'da oturmuş çayımı yudumluyordum. Çanakkale bir başka görünüyordu o gün. Havasındaki bahar, gökyüzündeki mavilik, denizindeki yalnızlık bir başka geliyordu insana. Huzur veren, mutlu eden, insanın kendinden alan bir yanı vardı. Uzaklara bakmayı sevdiğim için gözlerimi dikmiş, geleceğe odaklanmıştım. Çayın kokusu enfes bir şekilde geliyordu burnuma.

The Jimmy Giuffre 3, ağır ağır Trav'lin' Light'a başlamıştı. Her şey olması gerektiği gibi yerli yerindeydi. Nefes almaktan zevk duyuyordu insan. Biraz ötemde birinin öksürdüğünü duyduğumda hayatımın o dönemi tamamen değişmeye başlamıştı. İnce, kibar ama etkili bir öksürüktü. Gözlerinden bile anlaşılıyordu ne kadar etkili olduğu. Boğazdan gelen esintinin karşısında saçları hafiften dalgalanıyordu.

Uzun süredir tanıyordum onu ama çok uzun süredir de görmemiştim. Çocukluğumdan kalan bir anıydı benim için. Bakışlarımız kesiştiğinde başını hafifçe eğip gülümsedi. Sanki ben de onun için çocukluğundan kalan bir anı gibiydim. Yapmam gerekeni bilemedim. Kalkıp gitmeli, nasılsın diyerek söze girmeliydim. Yapamadım. Neyse ki o benim gibi değildi çocukluğumuzdan beri.

"Nasılsın" dedi yanıma gelip. Ayağa kalkıp ona sarılıp öpmeyi çok istedim. Ama kendimi bataklıkta gibi hissediyordum. Jimmy Giuffre 3, The Swamp People'a geçiş yapmıştı. Duruma çok uygundu bu geçiş. Daha ben iyiyim diyemeden eğilip sarıldı ve yanaklarıma sıcak 2 buse kondurdu.

"İyiyim" dedim tabi bunun ardından. Özlemiştim onu. Özlediğimin farkına varmadan hem de. Uzun yılların ardından bile ayrıldığımız o son günkü gibi içim yanıyordu. Susuzluk çekmek gibiydi. Uzun süren, insana hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bir susuzluk. Yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu.

"Çok uzun zaman oldu. Çok özledim seni" dedi. Gözlerinin içine bakarken eridiğimi hatırlıyorum. Hala o eski gülümsemesi yüzündeydi. Ona sarılıp, hiç bırakmamayı denemek istedim.

"Ben de seni çok özledim" dedim kendimi zorlayıp gülümseyerek. İçimde anlamlandıramadığım duygular birbirleriyle çarpışıp duruyordu. Endişelerim artmış, kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu. Boğazımın kuruduğunu fark edip çaydan bir yudum aldım. Soğumuş olmasına rağmen güzeldi.

The Jimmy Giuffre 3, The Green Country'i çalarken "Az önce tekrar görene kadar seni ne çok sevdiğimi ve özlediğimi unutmuşum" dedi. Canım acımaya başlamıştı. Oradan kalkıp gitmek istedim. Ama yapamazdım. Yapmazdım.

Hafifçe gülümseyerek "Seni hala seviyorum" diyebildim sadece.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski