Thad Jones / Motor City Scene (1959)

Denizin kıyısında, kayalıkların oradaydı. Akşamüstüne doğru grileşen bir havada, esintilerin insanın yüzüne hayatındaki tüm hataları hafifçe vurarak geçtiği bir andaydı. Güneş uzaklarda bir yerde batmaya çalışıyordu. İnsanlar susmuş, etrafta dolanmaktan vaz geçmişlerdi. Martılar bile yoktu. Böyle bir zamanda gördüm işte onu. Kendisinden oldukça büyük bir kayanın üzerine oturmuş, denize doğru küfürler savuruyordu.

Yanına gidip gitmemekte kararsızdım. Ama buraya kadar gelmiÅŸken uÄŸramadan da olmazdı. Bütün cesaretimi toplayıp yanına gittim. Varlığımdan haberdardı belli ki ama kafasını çevirip bakma zahmetine de girmemiÅŸti. Thad Jones, Let's Play One ile ortamı ÅŸenlendiriyordu. Havanın soÄŸumaya baÅŸladığını hissettiÄŸimi hatırlıyorum. Ondan kaynaklı mıydı bu yoksa benim korkularımdan mı karar verememiÅŸtim. 

Derin bir nefes verip usulca yanına oturdum. Omzum, omzuna değiyordu. Ağzını açmadan küfürler savurmaya devam ediyordu denize doğru. Bir martının korkarak önümüzden geçtiğini gördüm. Martının onun durumunu görüp korktuğuna yemin edebilirim ama kanıtlayamam tabi.

"Nasılsın" diyebildim omzum omzuna değerken. Buna herhangi bir cevap beklemiyordum aslında. Öylesine, konu olsun diye, hiçbir şey yapmadığımı düşünmesin diye söylemiştim. Çok da merak etmiyordum aslında. Olan bitenlerin ardından merak edilecek çok bir şey kaldığını da düşünmüyordum. Öylesineydi işte... Gırgırına...

Thad, Minor On Top'a başlamıştı. Yanımda otururken derin ama hızlı hızlı nefesler alıp veriyordu. Canının acıdığını düşündüm. Yaptıklarından sonra bu olmalıydı en azından. Öyle bir acıya maruz kaldığını da sanmıyordum. O kadar umursamazdı ki. Dakikalarca bekledim öylece. Sorumun yanıtını beklemiyordum. Konuyu kapatalı çok olmuştu. Hareket etmesini, kendi olmamasını, uzaklara bakmamasını bekledim. Boşuna beklediğimi biliyordum. Ama umutlu ve sabırlı biriyim ben. Uzun süreler katlanabilirim bu durumlara.

"Berbat" diye yanıtladı beni. Şaşkındım. Böyle bir durumda ilk kez, dakikalar sonra da olsa ilk kez bir yanıt üretmişti. Yanıtların son olduğunu bile bile. İlk defa kendi gibi olmamıştı. İlk defa sesinde canının acıdığını hissettiren bir ton vardı. Kendimi büyük savaş kazanmış geri zekalı bir general gibi hissettim. Olmasını istediğim şey olmuştu ama olurken oluşan yan etkiler yıkıcıydı ve etrafta hiçbir şey bırakmamıştı.

Muzaffer bir edayla gözlerimi kapatıp elini tuttum. Thad Jones, Like Old Times'ı çalıyordu.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski