Maynard Ferguson / Ridin' High (1967)

Baş ağrısı ile geçen koca bir günün ardından daha sakin bir halde olduğumu söylemek yanlış olmaz o gün için. Kendime yavaş yavaş geldiğimi hissediyordum. Baş ağrısının sebebi neydi onu bilemiyordum ama ağrının niteliği bana bir çok şeyi anlatma yeteneğine sahipti. O kadar kötüydü ki o gün ne uzaktan ne de yakından en ufak bir ses kırıntısı dahi duymadığımı hatırlıyorum.

Sakin olduğum günde ise ortamı Maynard Ferguson şenlendiriyordu. The Rise And Fall Of Seven ile etkileyici bir giriş yapmayı başarmıştı o güne. Denizin kokusu geliyordu ama dağın başında bir yerlerdeydim. En yakın denizden kilometrelerce uzakta. Canımı sıkan çok fazla şey yoktu. Ama sıkılacak bir şeyleri kolaylıkla bulabilirdim.

Adını bile hatırlamadığım köyün girişinde oturmuş yorgunluğumu atmaya çalışıyordum. İleriden bir koyun sürüsü geçiyordu. Otlamanın verdiği zevkten karmakarışık olmuş bir halde, sağa sola çarparak ilerliyorlardı bomboş alanda. Gülümsedim. Bunu bile yapabileceklerine inanamamıştım. Hava çok güzeldi. Yemyeşil bir düzlemin orta yerinde kendi kendimle baş başaydım. Maynard, Light Green ile küçük bir espri yapıyordu.

Yaşlı bir amcanın yürüdüğünü hatırlıyorum yolun orta yerinden. Hafif aksayarak, yerdeki tüm tozu toprağı kaldırarak, dünyaya iz bırakarak yürüyordu. Kasketi gözlerinin üstüne kadar düşmüş, gömleğinin düğmeleri ilikliydi. Beni göreceğinden emindim ama ses edeceğinden haberim yoktu.

"Napıyon beya" dedi sondaki a'yı uzatarak.

Hava ısınıyordu yavaştan. Kuşların uçtuğunu kanat seslerinden anlıyordum. Koyunlar hala çarpa çarpa gidiyorlardı bomboş alanda.

"Oturuyom" dedim sadece. Konu fazla uzamasın diye düşünerek. Uzatmadı da.

"Ä°yi, iyi.. otur bakalım" deyip yürümeye devam etti. Sanki her ÅŸey çok normalmiÅŸ gibi bir tavır içindeydi. Kim olduÄŸum, neden orada oturduÄŸum hiç önemli deÄŸildi. Arkasına bir kez bile bakmadan köyün içine doÄŸru seyirtmeye devam etti. 

Koyunları gördüm yine. Pastoral bir senfoninin parçalarıydılar sadece. Bomboş alanda etrafa çarpa çarpa yürüyorlardı. Komik görünüyorlardı ama farkında olduklarını sanmıyorum. Gerçi farkında olsalardı bile önemseyecek bir halleri yoktu. Benim de onlara bunu anlatmaya yetecek sabrım yoktu. Amcanın arkasından baktım bir süre daha. Ayağa kalkıp gitmenin vakti gelmişti. Köyün içine hiç uğramadan yürüyerek uzaklaştım.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski